TÖVBEYLE İLGİLİ BİR ANI
Bu arada söz günah ve tövbeye gelince aklıma hemen, Abdulgafur Efendi K.S ile bizzat yaşadığım bir olayı burada nakletmek geldi.
Yaşlı, şeker hastası bir annem vardı. Rabbim rahmet etsin çok sert, tipik bir kaynana modeliydi. Kıtlık ve karne zamanlarını yaşamış, çok yoksulluk çekmiş çilekeş bir anaydı. O yüzden de Efe’m Hazretleri sık sık sorar, sabretmemizi söyler, “Anne ve babanın haksızının olamayacağını” söylerdi.
Bir seferinde gene çok üstümüze geldi, kızlarını ve gelinini çok sıkıştırmıştı. Başka şeylere de canım çok sıkıldığı için boş bulundum ve sesimi yükselttiğimi fark ettim. Sonra bende çok üzüldüm ama annem bana kızmıştı, bayağı söylendi ben de gönlünü tam alamadım, artık fazla üstelemeden evden çıktım. Abdulgafur Efendimizi yeni tanıdığım zamanlardı...
Çıkıp doğru Tufanç Köyü’ne üstadımızı ziyarete gittim. Medresede yukarı çıkıp huzuruna girdim ama Üstadın yüzü çok asıktı hiçte önceki seferler gibi davranmıyordu.
Elini öptürmedi, hemen çekti. Genellikle kusurlu olduğum zamanlarda bunu yapar ve elini öptürmez, hemen çekerdi. Hissettiğini hemen anladım ve iyice korkmaya başladım. Daha ağzımı bile açmamıştım, sert bir sesle "otur oraya .” buyurdu, sessizce dediği yere çöktüm.
Daha oturur oturmaz hemen bir ayet okumaya başladı. Yüzüme de bakmıyordu. Celalli olduğu her halinden belliydi. Ben de karşısında diz çökmüş, başım önümde öylece neler olacağını beklemeye başlamıştım.
Sonra okuduğu ayetin mealini verdi. Ayetin anlamı şu;
“Rabbin sadece Kendisine ibadet etmenize ve anne-babanıza, Allah’ın sizi görmekte olduğu bilinci içinde mümkün olan en iyi şekilde davranmanıza hükmetti Eğer onlardan biri veya her ikisi yaşlanmış olarak yanınızda bulunuyorsa sakın varlıklarından veya onlara hizmetten bıkkınlıkla kendilerine ‘Öf!’ bile demeyin! Onları azarlama ve daima onlara karşı tatlı dilli ve gönül alıcı ol! İsra Suresi/23
Ben iyice suçumu anladım tabi, aslında ben daha tek bir kelime bile etmemiştim ama bütün mahlûkatın koruyup kollayanı olan Rabbimizin ona bu durumu olduğu gibi bildirmiş olduğunu bir kez daha anladım.
Ayet-i Kerimenin tefsirini yaparken bana, ana baba hakkından bahsediyordu. Durumu anlayınca ben içten tövbe etmeye başladım, başımı kaldıramıyordum ve hiç ses çıkarmadan onu dinliyordum. Çok kızmıştı, bu kadar celalli bir zamanını görmemiştim. O kızdıkça bende içten tövbe etmeye devam ettim, birden sustu sonra bana bakarak;
- Öyle tövbe yetmez buyurdu, evet Efendimiz buyurmuştur ki;
“Günahtan tam dönen ve tövbe eden, o günahı hiç işlememiş gibidir.” (İbn Mace, Zühd 30) ama eve gideceksin, önce tövbe niyetiyle bir abdest alacaksın, sonra tövbe niyetiyle 2 rekât namaz kılacaksın sonra Efendimize biraz salâvat-ı şerife getirip sonrada tövbe edeceksin. Annenin de ellerini, ayaklarını öpüp gönlünü alacaksın, İşte o zaman Allah C.C o günahı hiç işlememiş sayar. Sonra;
“Şimdi kalk git ve dediklerimi yap.” buyurdu. Huzurundan tek kelime edemeden ayrılmıştım. Sonra da gidip dediklerini aynen yapmıştım. Tabi önceleri olanları anlatmadım ama sonradan bu konuda yaşadığım olayı ve Efe Hazretleri’nin kızgınlığını anlatınca annemin memnuniyetini bir görmek gerekti. Ve de bana dönerek kurula kurula Efe Hazretleri’ne dua edişi vardı ki görülmeye değerdi.
Rabbim tövbelerimizi kabul buyursun ve iki cihanda da mahcup ve mahzun etmesin.Kasım KAPLANa
TÖVBE ÜZERİNE BİR ANI :
Google'da Ara
TÖVBE ÜZERİNE BİR ANI